deneme bonusu deneme bonusu veren siteler acotr.org bonus veren siteler https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler

İLHAM’IN ZAFER YOLU

Dünya 03.01.2022 - 22:52, Güncelleme: 04.01.2022 - 06:11 2284+ kez okundu.
 

İLHAM’IN ZAFER YOLU

Azerbaycan’ın değerli Halk Şairi Neriman Hasanzade Karabağ zaferini şiire dönüştürdü.
Karabağ savaşında, yenilmez milletin 44 günlük zafer ruhu, Azerbaycan’ın değerli Halk Şairi Neriman HASANZADE’nin şiirlerinde… İLHAM’IN ZAFER YOLU Şuşa yolu Zafer yolu Otuz yıllık sefer yolu Yüce Ali Baş Kumandan Seferdesin sen o zaman Sıcakta, fırtınada, karda Uzak yakın o yollarda Yol içinden yol seçersin Geçilmez yollar geçersin Fikrin zihnin yollarını Kırk dört günün yollarını!             *** Şuşa yolu Zafer yolu Sevinç yolu, mahşer yolu Solum sahra, sağım sahra Yarı Karabağ’ım sahra! Dünyanın sonu bu muydu? Benim gördüğüm rüya mıydı? Yıkılan köprü yanan orman Arşa çeker beni arşa! Kiremitli bir binadan Ne kalmıştı? Yıkık balkon Sökülmüş tenha bir duvar! Götür götür, sök götür! Mayınlanmış yollar- izler Yakın-uzak… Sana kurban ana toprak! Yaralıyız sen de, ben de Yol yanından yol çekende “Dikkatli ol!” diyen de.             *** Kadim bir halk güya “bizim oradan da, hayli önde” Uzak “Nuh’un zamanında” Eli duada yaşıyordu Bu da onun adetiydi Öğrendiği “kabiliyet” Öğrendiği ”el işiydi” Güya o zaman şanı Şuşa da baykuş uludu.             *** Yüce Ali Baş Kumandan Piyade geçtin o yolu İlham perisi- Mihriban Yanında geçtin o yolu O baykuşlar uluyanda Sahrada geçtin o yolu Sırtında asker kıyafeti Davada geçtin o yolu Geldi kardeşin Erdoğan Kavgada geçtin o yolu Evvel de geçtin o yolu Sonra da geçtin o yolu.             *** Selam Şuşa, selam Vagif! Ulu Önder, bir de selam! Abidenin önündeyim Heykel gibi durmuşum Kar yağar üstümüze Sallıyor biri göğü Yerin özü, üveyi   Bir birine karışmıştı Küskünlerde barışmıştı Ulu Önder alkışlıyor Selamlıyor konukları Selam, ey Şuşa dağları! Yüzümüzde sevinç-merak Okunurdu çarşaf çarşaf Katılmıştı şairlere Vurulmuştu o yerlere O da şiir söylerdi Şiirimizin sözümüzün Arkasıydı, sahibiydi Dağılırdı derdi gamı Bu duman gibi, sis gibi Çocuk gibi sevinirdi O, bir şair görür gibi İkinci müellifiydi “Azerbaycan” şiirinin de Ortağıydı bu milletin Hayrın da, şerrinde.             *** İlham orada aramızda Yirmi bir yaşındaydı Şuşa’nın aklındaydı Yeni yetme genç gibi Dönüp ona bakarlardı Doğan aya, doğan güne Bakar gibi. Anası Zarife Hanım Ulu Önderin azizi. Kar altında dinliyordu Şiirimizi. İlk defa tanıyordu O da beni. Anam gelip, bacım gelip Alkışlıyor Öyle bildim orada beni.             *** “Elli dokuz yaşındayım!” Kendi dedi bizim İlham Yüce Ali Baş Kumandan Aynı yaşın içindeydi Ulu Önder de o zaman Bu tarihti, hakikatti Tesadüf de işitmişim Zaruretti. Belki bu da anlaşılmaz Bir hikmetti! Elli dokuz-elli dokuz! Birbirinin aynısıydı Bir toprağın nefesiydi Bir dağın da, iki karlı Zirvesiydi. Azerbaycan bu da sana Allah’ın bir katkısıydı O Hakka yücelmeliydi Asker çekip açmalıydı Bizim Zafer yolumuzu. Zaman takdim etmeliydi Yüzyılımıza İlham adlı oğlumuzu.             *** Selam Şuşa, Cıdır Düzü Dağlarda meydan aynası Uzakta segâh okuyan Şarkı, musiki okuyan Nazik bir oğlan çocuğu Gelirdi yüzü aşağı Biri diyor Han olacak Şarkı okuyan olacak Biri bülbüle benzerdi O sesi, sele benzerdi. Biri diyor Üzeyirdi O diyordu, bu diyordu Susmuyordu yanımda herkes Cıdır düzünde bu heves Bu aşk, bu ilham, bu yürek Sevecek, sevindirecek Özü özünün aynısı Kırk dört günün yetirmesi.            *** Dağlar açtı kucağını Ninnimsin İsa Pınarı Bir doyunca nefes alayım Şifamsın İsa Pınarı   Nereden aldın sen bu sesi Ey Allah’ın mucizesi Ey Karabağ musikisi Benimsin İsa Pınarı Ben bir pınar, sen bir pınar Gece uyanık, gündüz uyanık Oku çalalım, çal okuyalım Havamsın İsa Pınarı   Koynun yeşil, havan serin Sofran geniş, dilin şirin Nasıl bileyim, neydi sırrın Rüyamsın İsa Pınarı   Ne özü var, ne benzeri Şöhreti diller ezberi Karabağ’ın şaheseri Eserimsin İsa Pınarı             *** Harı bülbül, harı bülbül Ne bu boyda çiçek gördüm Ne bir yerde bu adda gül “Han bülbül” misafirhane Her saati bir ömürdü Bir gün burada kalana Dağlarda nefes alana Aç orada aç pencereni Tabiat çağırır beni.     Harı bülbül şah gülüydü Şuşa’nın Ne bu güle, ne o güle benziyor Kanadı var, gagası var, sesi var Bu bilbül de, o bülbüle benziyor. Kanadının kokusundaydı nefesi Gagasının ucundaydı hoş sesi Çiğ düşünce titremesi, esmesi Şimdi bildim, niye böyle benziyor. Giden gidip bir de bakar o güle Gökte bakar, yerde bakar o güle Hayran kalma şair harı bülbüle Ay da aya, yıl da yıla benziyor.             *** En güzel manzaralı yer En güzel baktığım benim Dünyanın Şuşa vaktiydi Medeniyyet başkentiydi Şuşam benim             *** Sen benim gönül âlemim Şarkım sazımsın Şuşa Zirvede karlı kışımsın Derede yazımsın Şuşa   Yerler geniş, gökler temiz Eteğin = güllü soframız Burada Gence, orada Tebriz Kürüm Araz’ımsın Şuşa   Yağan yağmur gürültülü Penah Han’ın ruhu şaddı Giden gitti, kalan kaldı Sen alın yazımsın Şuşa.             *** Asker gördüm gür sesliydi Dün Şuşa yollarında “Zafer yolu” dediğimiz Hemen Şuşa yollarında Bu gün Şuşa şehirinde Akşamında seherinde Bu yerlerde sahibi var Yiyesi var Düşmanın yüz hilesi var Yüz biride ihanetti Bu toprağın her karışı Şehitlerden emanetti “Güzel Şuşa sen kurtuldun” Dedi Ali Baş Kumandan Tarihi bir adaletti!                                                                                                                                                                                   Neriman HASANZADE                                                                                     Azerbaycan Halk Şairi / BAKÜ
Azerbaycan’ın değerli Halk Şairi Neriman Hasanzade Karabağ zaferini şiire dönüştürdü.

Karabağ savaşında, yenilmez milletin 44 günlük zafer ruhu, Azerbaycan’ın değerli Halk Şairi Neriman HASANZADE’nin şiirlerinde…

İLHAM’IN ZAFER YOLU

Şuşa yolu Zafer yolu

Otuz yıllık sefer yolu

Yüce Ali Baş Kumandan

Seferdesin sen o zaman

Sıcakta, fırtınada, karda

Uzak yakın o yollarda

Yol içinden yol seçersin

Geçilmez yollar geçersin

Fikrin zihnin yollarını

Kırk dört günün yollarını!

            ***

Şuşa yolu Zafer yolu

Sevinç yolu, mahşer yolu

Solum sahra, sağım sahra

Yarı Karabağ’ım sahra!

Dünyanın sonu bu muydu?

Benim gördüğüm rüya mıydı?

Yıkılan köprü yanan orman

Arşa çeker beni arşa!

Kiremitli bir binadan

Ne kalmıştı?

Yıkık balkon

Sökülmüş tenha bir duvar!

Götür götür, sök götür!

Mayınlanmış yollar- izler

Yakın-uzak…

Sana kurban ana toprak!

Yaralıyız sen de, ben de

Yol yanından yol çekende

“Dikkatli ol!” diyen de.

            ***

Kadim bir halk

güya “bizim oradan da,

hayli önde”

Uzak “Nuh’un zamanında”

Eli duada yaşıyordu

Bu da onun adetiydi

Öğrendiği “kabiliyet”

Öğrendiği ”el işiydi”

Güya o zaman şanı

Şuşa da baykuş uludu.

            ***

Yüce Ali Baş Kumandan

Piyade geçtin o yolu

İlham perisi- Mihriban

Yanında geçtin o yolu

O baykuşlar uluyanda

Sahrada geçtin o yolu

Sırtında asker kıyafeti

Davada geçtin o yolu

Geldi kardeşin Erdoğan

Kavgada geçtin o yolu

Evvel de geçtin o yolu

Sonra da geçtin o yolu.

            ***

Selam Şuşa, selam Vagif!

Ulu Önder, bir de selam!

Abidenin önündeyim

Heykel gibi durmuşum

Kar yağar üstümüze

Sallıyor biri göğü

Yerin özü, üveyi  

Bir birine karışmıştı

Küskünlerde barışmıştı

Ulu Önder alkışlıyor

Selamlıyor konukları

Selam, ey Şuşa dağları!

Yüzümüzde sevinç-merak

Okunurdu çarşaf çarşaf

Katılmıştı şairlere

Vurulmuştu o yerlere

O da şiir söylerdi

Şiirimizin sözümüzün

Arkasıydı, sahibiydi

Dağılırdı derdi gamı

Bu duman gibi, sis gibi

Çocuk gibi sevinirdi

O, bir şair görür gibi

İkinci müellifiydi

“Azerbaycan” şiirinin de

Ortağıydı bu milletin

Hayrın da, şerrinde.

            ***

İlham orada aramızda

Yirmi bir yaşındaydı

Şuşa’nın aklındaydı

Yeni yetme genç gibi

Dönüp ona bakarlardı

Doğan aya, doğan güne

Bakar gibi.

Anası Zarife Hanım

Ulu Önderin azizi.

Kar altında dinliyordu

Şiirimizi.

İlk defa tanıyordu

O da beni.

Anam gelip, bacım gelip

Alkışlıyor

Öyle bildim orada beni.

            ***

“Elli dokuz yaşındayım!”

Kendi dedi bizim İlham

Yüce Ali Baş Kumandan

Aynı yaşın içindeydi

Ulu Önder de o zaman

Bu tarihti, hakikatti

Tesadüf de işitmişim

Zaruretti.

Belki bu da anlaşılmaz

Bir hikmetti!

Elli dokuz-elli dokuz!

Birbirinin aynısıydı

Bir toprağın nefesiydi

Bir dağın da, iki karlı

Zirvesiydi.

Azerbaycan bu da sana

Allah’ın bir katkısıydı

O Hakka yücelmeliydi

Asker çekip açmalıydı

Bizim Zafer yolumuzu.

Zaman takdim etmeliydi

Yüzyılımıza

İlham adlı oğlumuzu.

            ***

Selam Şuşa, Cıdır Düzü

Dağlarda meydan aynası

Uzakta segâh okuyan

Şarkı, musiki okuyan

Nazik bir oğlan çocuğu

Gelirdi yüzü aşağı

Biri diyor Han olacak

Şarkı okuyan olacak

Biri bülbüle benzerdi

O sesi, sele benzerdi.

Biri diyor Üzeyirdi

O diyordu, bu diyordu

Susmuyordu yanımda herkes

Cıdır düzünde bu heves

Bu aşk, bu ilham, bu yürek

Sevecek, sevindirecek

Özü özünün aynısı

Kırk dört günün yetirmesi.

           ***

Dağlar açtı kucağını

Ninnimsin İsa Pınarı

Bir doyunca nefes alayım

Şifamsın İsa Pınarı

 

Nereden aldın sen bu sesi

Ey Allah’ın mucizesi

Ey Karabağ musikisi

Benimsin İsa Pınarı

Ben bir pınar, sen bir pınar

Gece uyanık, gündüz uyanık

Oku çalalım, çal okuyalım

Havamsın İsa Pınarı

 

Koynun yeşil, havan serin

Sofran geniş, dilin şirin

Nasıl bileyim, neydi sırrın

Rüyamsın İsa Pınarı

 

Ne özü var, ne benzeri

Şöhreti diller ezberi

Karabağ’ın şaheseri

Eserimsin İsa Pınarı

            ***

Harı bülbül, harı bülbül

Ne bu boyda çiçek gördüm

Ne bir yerde bu adda gül

“Han bülbül” misafirhane

Her saati bir ömürdü

Bir gün burada kalana

Dağlarda nefes alana

Aç orada aç pencereni

Tabiat çağırır beni.

 

 

Harı bülbül şah gülüydü Şuşa’nın

Ne bu güle, ne o güle benziyor

Kanadı var, gagası var, sesi var

Bu bilbül de, o bülbüle benziyor.

Kanadının kokusundaydı nefesi

Gagasının ucundaydı hoş sesi

Çiğ düşünce titremesi, esmesi

Şimdi bildim, niye böyle benziyor.

Giden gidip bir de bakar o güle

Gökte bakar, yerde bakar o güle

Hayran kalma şair harı bülbüle

Ay da aya, yıl da yıla benziyor.

            ***

En güzel manzaralı yer

En güzel baktığım benim

Dünyanın Şuşa vaktiydi

Medeniyyet başkentiydi

Şuşam benim

            ***

Sen benim gönül âlemim

Şarkım sazımsın Şuşa

Zirvede karlı kışımsın

Derede yazımsın Şuşa

 

Yerler geniş, gökler temiz

Eteğin = güllü soframız

Burada Gence, orada Tebriz

Kürüm Araz’ımsın Şuşa

 

Yağan yağmur gürültülü

Penah Han’ın ruhu şaddı

Giden gitti, kalan kaldı

Sen alın yazımsın Şuşa.

            ***

Asker gördüm gür sesliydi

Dün Şuşa yollarında

“Zafer yolu” dediğimiz

Hemen Şuşa yollarında

Bu gün Şuşa şehirinde

Akşamında seherinde

Bu yerlerde sahibi var

Yiyesi var

Düşmanın yüz hilesi var

Yüz biride ihanetti

Bu toprağın her karışı

Şehitlerden emanetti

“Güzel Şuşa sen kurtuldun”

Dedi Ali Baş Kumandan

Tarihi bir adaletti!

                                                                                        

                                                                                         Neriman HASANZADE

                                                                                    Azerbaycan Halk Şairi / BAKÜ

Manisa HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisabasin.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.