İLHAM’IN ZAFER YOLU
İLHAM’IN ZAFER YOLU
Azerbaycan’ın değerli Halk Şairi Neriman Hasanzade Karabağ zaferini şiire dönüştürdü.
Karabağ savaşında, yenilmez milletin 44 günlük zafer ruhu, Azerbaycan’ın değerli Halk Şairi Neriman HASANZADE’nin şiirlerinde…
İLHAM’IN ZAFER YOLU
Şuşa yolu Zafer yolu
Otuz yıllık sefer yolu
Yüce Ali Baş Kumandan
Seferdesin sen o zaman
Sıcakta, fırtınada, karda
Uzak yakın o yollarda
Yol içinden yol seçersin
Geçilmez yollar geçersin
Fikrin zihnin yollarını
Kırk dört günün yollarını!
***
Şuşa yolu Zafer yolu
Sevinç yolu, mahşer yolu
Solum sahra, sağım sahra
Yarı Karabağ’ım sahra!
Dünyanın sonu bu muydu?
Benim gördüğüm rüya mıydı?
Yıkılan köprü yanan orman
Arşa çeker beni arşa!
Kiremitli bir binadan
Ne kalmıştı?
Yıkık balkon
Sökülmüş tenha bir duvar!
Götür götür, sök götür!
Mayınlanmış yollar- izler
Yakın-uzak…
Sana kurban ana toprak!
Yaralıyız sen de, ben de
Yol yanından yol çekende
“Dikkatli ol!” diyen de.
***
Kadim bir halk
güya “bizim oradan da,
hayli önde”
Uzak “Nuh’un zamanında”
Eli duada yaşıyordu
Bu da onun adetiydi
Öğrendiği “kabiliyet”
Öğrendiği ”el işiydi”
Güya o zaman şanı
Şuşa da baykuş uludu.
***
Yüce Ali Baş Kumandan
Piyade geçtin o yolu
İlham perisi- Mihriban
Yanında geçtin o yolu
O baykuşlar uluyanda
Sahrada geçtin o yolu
Sırtında asker kıyafeti
Davada geçtin o yolu
Geldi kardeşin Erdoğan
Kavgada geçtin o yolu
Evvel de geçtin o yolu
Sonra da geçtin o yolu.
***
Selam Şuşa, selam Vagif!
Ulu Önder, bir de selam!
Abidenin önündeyim
Heykel gibi durmuşum
Kar yağar üstümüze
Sallıyor biri göğü
Yerin özü, üveyi
Bir birine karışmıştı
Küskünlerde barışmıştı
Ulu Önder alkışlıyor
Selamlıyor konukları
Selam, ey Şuşa dağları!
Yüzümüzde sevinç-merak
Okunurdu çarşaf çarşaf
Katılmıştı şairlere
Vurulmuştu o yerlere
O da şiir söylerdi
Şiirimizin sözümüzün
Arkasıydı, sahibiydi
Dağılırdı derdi gamı
Bu duman gibi, sis gibi
Çocuk gibi sevinirdi
O, bir şair görür gibi
İkinci müellifiydi
“Azerbaycan” şiirinin de
Ortağıydı bu milletin
Hayrın da, şerrinde.
***
İlham orada aramızda
Yirmi bir yaşındaydı
Şuşa’nın aklındaydı
Yeni yetme genç gibi
Dönüp ona bakarlardı
Doğan aya, doğan güne
Bakar gibi.
Anası Zarife Hanım
Ulu Önderin azizi.
Kar altında dinliyordu
Şiirimizi.
İlk defa tanıyordu
O da beni.
Anam gelip, bacım gelip
Alkışlıyor
Öyle bildim orada beni.
***
“Elli dokuz yaşındayım!”
Kendi dedi bizim İlham
Yüce Ali Baş Kumandan
Aynı yaşın içindeydi
Ulu Önder de o zaman
Bu tarihti, hakikatti
Tesadüf de işitmişim
Zaruretti.
Belki bu da anlaşılmaz
Bir hikmetti!
Elli dokuz-elli dokuz!
Birbirinin aynısıydı
Bir toprağın nefesiydi
Bir dağın da, iki karlı
Zirvesiydi.
Azerbaycan bu da sana
Allah’ın bir katkısıydı
O Hakka yücelmeliydi
Asker çekip açmalıydı
Bizim Zafer yolumuzu.
Zaman takdim etmeliydi
Yüzyılımıza
İlham adlı oğlumuzu.
***
Selam Şuşa, Cıdır Düzü
Dağlarda meydan aynası
Uzakta segâh okuyan
Şarkı, musiki okuyan
Nazik bir oğlan çocuğu
Gelirdi yüzü aşağı
Biri diyor Han olacak
Şarkı okuyan olacak
Biri bülbüle benzerdi
O sesi, sele benzerdi.
Biri diyor Üzeyirdi
O diyordu, bu diyordu
Susmuyordu yanımda herkes
Cıdır düzünde bu heves
Bu aşk, bu ilham, bu yürek
Sevecek, sevindirecek
Özü özünün aynısı
Kırk dört günün yetirmesi.
***
Dağlar açtı kucağını
Ninnimsin İsa Pınarı
Bir doyunca nefes alayım
Şifamsın İsa Pınarı
Nereden aldın sen bu sesi
Ey Allah’ın mucizesi
Ey Karabağ musikisi
Benimsin İsa Pınarı
Ben bir pınar, sen bir pınar
Gece uyanık, gündüz uyanık
Oku çalalım, çal okuyalım
Havamsın İsa Pınarı
Koynun yeşil, havan serin
Sofran geniş, dilin şirin
Nasıl bileyim, neydi sırrın
Rüyamsın İsa Pınarı
Ne özü var, ne benzeri
Şöhreti diller ezberi
Karabağ’ın şaheseri
Eserimsin İsa Pınarı
***
Harı bülbül, harı bülbül
Ne bu boyda çiçek gördüm
Ne bir yerde bu adda gül
“Han bülbül” misafirhane
Her saati bir ömürdü
Bir gün burada kalana
Dağlarda nefes alana
Aç orada aç pencereni
Tabiat çağırır beni.
Harı bülbül şah gülüydü Şuşa’nın
Ne bu güle, ne o güle benziyor
Kanadı var, gagası var, sesi var
Bu bilbül de, o bülbüle benziyor.
Kanadının kokusundaydı nefesi
Gagasının ucundaydı hoş sesi
Çiğ düşünce titremesi, esmesi
Şimdi bildim, niye böyle benziyor.
Giden gidip bir de bakar o güle
Gökte bakar, yerde bakar o güle
Hayran kalma şair harı bülbüle
Ay da aya, yıl da yıla benziyor.
***
En güzel manzaralı yer
En güzel baktığım benim
Dünyanın Şuşa vaktiydi
Medeniyyet başkentiydi
Şuşam benim
***
Sen benim gönül âlemim
Şarkım sazımsın Şuşa
Zirvede karlı kışımsın
Derede yazımsın Şuşa
Yerler geniş, gökler temiz
Eteğin = güllü soframız
Burada Gence, orada Tebriz
Kürüm Araz’ımsın Şuşa
Yağan yağmur gürültülü
Penah Han’ın ruhu şaddı
Giden gitti, kalan kaldı
Sen alın yazımsın Şuşa.
***
Asker gördüm gür sesliydi
Dün Şuşa yollarında
“Zafer yolu” dediğimiz
Hemen Şuşa yollarında
Bu gün Şuşa şehirinde
Akşamında seherinde
Bu yerlerde sahibi var
Yiyesi var
Düşmanın yüz hilesi var
Yüz biride ihanetti
Bu toprağın her karışı
Şehitlerden emanetti
“Güzel Şuşa sen kurtuldun”
Dedi Ali Baş Kumandan
Tarihi bir adaletti!
Neriman HASANZADE
Azerbaycan Halk Şairi / BAKÜ
Manisa HABERİ
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.